[size=12]Aşk Hayatı
B.C: Yakışıklı mısın?
P.Y: Değilim. Gerçekten değilim.
B.C: Aynaya baktığında hiç mi haz almıyorsun? Sence nasılsın?
P.Y: Haz alıyorum ama yakışıklı değilim. Bana mailler geliyor yakışıklısın diye. Yalan! Değilim! Bence yakışıklı Brad Pitt. Benim dışarıya karşı enerjim güzel, gülümsüyorum. Bu güzel geliyor insanlara.
P.Y: Yakışıklı mıyım sence?
B.C: Evet.
P.Y: Sağol. (gülüşmeler) Neyse bağlayamadım. Genelde sıcak bir insan olduğum için yakışıklı görünüyorum.
B.C: Bu soru daha bomba. Çapkın mısın?
P.Y: Değilim. Hiç alakam yok.
B.C: Dışarıdan fırlama gözüküyorsun. Utangaç mısın?
P.Y: Ne diyorsunuz. Ben çok utangaçımdır. Hayatımda hiçbir kıza teklif edememişimdir.
B.C: Hep araya birileri mi girmiştir?
P.Y: Ya birisi girmiştir ya da kız girmiştir. Mesela bir kız arkadaşım vardı konservatuarda; kız da güzeldi şimdi allah için. Sonra ortak bir sempozyum vardı arkadaş olduk. O bana yazıyor ben ona bakıyorum falan, sonra bana "Seni dört ay boyunca kestim de sen anlamadın ya, harbi öküzsün!" dedi. Dedim "Nerden anlayayım?"... "Adını elli defa yanlış söyledim. Sırf anla diye!" dedi. Anlamadım yani... Ben öyle bir adamım. Ben hayatta gidip de, şu kızı keseyim diyemiyorum. Gerçekten bir kadın beni istiyorsa alır. Cesaret edip gelip bana açılsa kesinlikle beni alır. Çok hoşuma gider, düşünsene cesaret ediyor, beni istiyor ve önem veriyor bana.
B.C: Aşık olunca çılgınlık yapabilecek bir tiptesin sanki sen.
P.Y: Ya ne diyorsunuz yaa.. Kendimde en nefret ettiğim şey: Çok duygusalım. Değiştirmek istediğim birşey olsa şu duygusallığımı almalarını isterdim. Çok kötü birşey. Çünkü çok duygusal olduğunuz zaman, çok üzülüyorsunuz. O yüzden biraz aşka soğuk duruyorum. Aşık olmayı sevmiyorum, çok ender olmuşumdur. Olduğum zaman da çok canım yanmıştır. Çok değer veriyorum. Klasik Türk erkeği gibi olmak isterdim aslında. Olmuyor, yapamıyorum. Ya birşey hissediyorum kıza karşı; hissettiğim zaman da kayış kopmuş oluyor bende zaten. Hayatımda birisi varsa ikinci alternatif bir kişiyi düşünemem. Ayrılmışsam kayış tamamen kopup gidiyor. Bütün dünyam o kız oluyor, aldatamam. Evleneceğim, hayatım, dünyam o oluyor o zaman. Kadınlarda da şu var. Kadınlar sizi çok seviyor; sizden daha çok seviyor ama her zaman bir B planları var. O yüzden de pek hoşlanmıyorum, bir güvensizlik de oluyor. Aşıktan da kaçıyorum çünkü aşık olunca ona hayatının en güzel günlerini yaşatmak istiyorum. "Öl!" dese ölürüm, "Ölelim aşkım!" dese "Hadi ölelim." derim. Duygusallığım olmasa çok çapkın olurdum. Sarışınlara özel bir ilgim var. Çünkü sarışınların bir albenisi oluyor. Hele de çok güzelse. Esmerlerde de hani kıvırcık durumu var ya, ona da hasta oluyorum. Mesela şurda bir kız otursa yüz saat baksa kalkıp birşey yapamam. Çok utangacım, o gelip birşeyler demeli.
Yukarıdaki Bölümü Sesli Dinlemek İçin Tıklayın
B.C: Aslında bütün kızların hayali böyle utangaç erkeklerdir?
P.Y: Yok ya öyle birşey. Erkek öyle mi olur ya. Daha bir Kadir İnanır gibi olur. Ben tam bir dökme gurbetçiyim ya. (gülüşmeler)
B.C: Dökme nasıl oluyor?
P.Y: Böyle işte bir türlü star havasına bürünememek.
B.C: Şu anda bir ilişkin var mı?
P.Y: Şu anda bir ilişkim yok. En son tanıdığınız biri oldu ismini vermeye gerek yok. Çok da mutluyum şu anda olmadığı için. İşler yoğun, işlere önem vermek gerekiyor. Sevgilim olunca çok fazla düşünemiyorum, spastiğe bağlıyorum.
B.C: İlk görüşte aşık olduğun ya da ilginç ilişkilerin oldu mu? Mesela ilk kez yolda gördün sonra sinemada da gördün...
P.Y: Var, olmaz mı ya... Var adı İldeniz idi. Ben orta ikiye gidiyordum. Bursa’da tanıştık. Aşık olduğum kızlardan biridir İldeniz. Kıvırcık saçlı esmerdi ve inanılmaz... Benim kadını beğenme tarzım Azra Akın. O şekerliğine ölürüm kızların. İstanbul'a geldiğimde telefonlaştık ama görüşemedik. Ondan sonra benim lise dönemlerin başladı sonra bir türlü haberleşemedik. İldeniz benim için çok önemli bir insandır. 10 yılı geçkin görmedim. Şimdi görsem tanır mıyım bilmiyorum. Ama ben gözlüklü ve gerizekalıydım.
B.C: Bir de cadde aşkı vardır, sokakta görüp aşık olduğun?
P.Y: Sıklıkla oluyor. Bazen "Ah durdursaydım, konuşsaydım!" diyorum. Bir örnek yok aklımda ama oluyor bazen.
B.C: "İşte o an bittiğim andır!" dediğin durum oldu mu?
P.Y: Hımmm. Evet var.
B.C: Şeytan şeytan bakıyorsun.
P.Y: Kız arkadaşımla barışma sürecindeydim. Harbiden bittiğim andı, çok şaşırmıştım. Kız arkadaşımla akşam yemek yedik falan. Tuvalete gitmek için sanırım, bir ara telefonu yanında bıraktım. Aslında hiç telefonuma bakmaz. Neyse, benim çok sevdiğim bir dostum, bir kız arkadaşımın bana attığı mesajlar duruyordu işte. Kız yabancı. Türkçeyi nasıl kullansın? Samimi bir şekilde "küçük prensim" falan yazmış. Kız arkadaşımın okuduğunu farkettim çok kötü oldum. O an fotosentez mi yapıyorum, nasıl nefes alıyorum anlamadım. O an bittiğim andı; kaldım öyle.
Yukarıdaki Bölümü Sesli Dinlemek İçin Tıklayın
B.C: Sonra ne oldu?
P.Y: Gitti yaa. Bitti üzücüydü. Kurban olayım kimsenin başına gelmiyor mu ya?...(gülüşmeler)
B.C: Ne kadar oldu?
P.Y: Yeni bitti. Yedi ay oldu, sıcak yani.
Alışverişe Çıkar mı? Ne Alır?
B.C: Alışverişle aran nasıl?
P.Y: Hiç yok.
B.C. Annen mi alır?
P.Y. Annem alır kurban olayım. Abim alır, ondan araklarım. "Abi çekime gideceğim." derim, "Röportaja gideceğim." derim. Bahanem de budur. O zaman hiçbir şey demez. Alışverişle aram pek yoktur. Markayı sevmem yani markanın gözükmesinden, marka giyinmekten nefret ederim. İnanılmaz banel ve saçmasapan gelir. Beğendiğim şeyleri giymeyi severim. Mesela beğendiysem markası ne olursa olsun alırım, yeter ki beğeneyim.
B.C: Sana yakışan renkler var mı mesela?
P.Y: Kesinlikle kırmızı. Siyah ve kırmızı yakışıyor. Mavi yakışmaz sanıyorum. Ben birşeylerimi sürekli keserim biçerim. Birşeyleri kendime göre yorumlamayı seviyorum.
B.C: En son ne kestin?
P.Y: Bir tane tişörtüm var, onu kestim. Annem öldürür beni. "Kesme şunları abin de giyiyor!" Ya allah allah. Bu ceketi keseceğim, güzel olacak! Yeni bir tarz yaratacağım. Konservatur ve lise yıllarından beri belime şal bağlamayı severim. O zamanlar "Şuna bak, erkek adam böyle giyinir mi?" derlerdi. Şimdi de yapıyorum "Aa ne kadar hoş!" diyorlar. Bu işin her zaman kılıfı bulunuyor. Şimdi trend oldu herkes giyiyor. Aferim dedim kendime. Ber Versace’de çalışacak adamdım da işte... (gülüşmeler) Gerçi gay olmak gerekirdi, o da hiç uymazdı bana.
B.C: En son ne aldın?
P.Y: Ayakkabı aldım.
B.C: Hala beyaz.
P.Y: Evet beyaz. Kirlenince annem otomatik çamaşır makinesine atıyor tertemiz yapıyor. Anne, on numarasın!
Sinemadan, Sanattan ve Sanatçıdan...
B.C: Gelecekteki projelerinden bahsedelim. Teklifler geliyor mu? Sinema filmi teklifi geldi mi?
P.Y: Bana birçok senaryo geldi...
B.C: Hayır o benim dosyam. (gülüşmeler)
P.Y: Dosyalı kız biraz bencil. Bağdat Caddesi bencil çıktı (gülüyor). Çok proje geliyor. Türkiye’de böyle birşey vardır. Türkiye’de biri popülerse, popülerliği taşımışsa "Aman hadi ona herşeyi yaptıralım!" derler. Ama böyle birşeyi asla yapmak istemiyorum. Çok zengin miyim? Hayır. Normal orta halliyim.
B.C: Limuzinle geldin ama(!)
P.Y: Limuzinle mi geldim? Geldim, geldim. Babam limuzin şöförü de, ordan bağladım. Birçok teklif ve senaryo geliyor, şu an Gani Müjde ile çalıştığım için Gani Abi'nin izin vermediği birçok projeyi kabul etmiyorum. Gani Müjde Abi hem benim yapımcım hem de öngörüsüne güvendiğim birisidir. Bir iş olsun olmasın, ilk önce danışarak yaparım. Tv8 deki çocuk programını ona danışarak yaptım. "Abi ne diyorsun? Bana böyle birşey teklif ediyorlar. Yapmalı mıyım?" diyerek... "Kesinlikle yapmalısın!" dedi ve çok da başarılı bir iş oldu. Yine böyle tekliflerde, sinema filmi tekliflerinde geçerli yolu Gani Müjde'dir.
B.C: Gerçekleşmesi muhtemel projeler...?
P.Y: Bakalım. Ama bir tüyo vermemi istiyorsan Alem Fm'de ben bir program yapıyordum. Şaka programı yaparken bitirdim bunu. Çok vaktim olmuyordu. O programı, güzel formatlanmış bir şekilde televizyona taşımayı düşünüyoruz.
B.C: İnşallah.
P.Y: Çok güzel ve eğlenceli olacak.
B.C: Beyaz, ilk programlarında televizyona gözlükleriyle çıkıyordu hatırlıyor musun? Öyle bir stil falan yaratacak mısın?
P.Y: Asla. Kanaldaki lakabım da Gerçek Paşhan'dır. Sahte ve samimi olmayan hiçbir şeyi kabullenemem. Şu an seninle nasıl konuyorsam, ekranda da öyle olmalı. “İyi akşamlarrr Türkiye! Şu anda saatimizzz....” diye konuşan bir adam yok. Olmamalı da zaten.
B.C: Evde öyle konuşmamalı mesela. (gülüşmeler)
P.Y: Yani. Mesela şurdan bir radyo açalım. “Merhaba saatlerimizz şu an 5’e 5 varr, bakalım neler gelecek! Arka arkaya inanılmaz parçalarr!” Böyle evde konuşan bir adam varsa, onu vuralım zaten. (gülüşmeler) Böyle birşey olmamalı, ben böyle bir insan olmamalıyım. Ben böyle bir insan olmadım, olamam da zaten. "Aman dikkat çekeyim, gözlük takayım." falan demem.
Yukarıdaki Bölümü Sesli Dinlemek İçin Tıklayın
B.C: "Ne yaparım? Saçlarımı yaparım! Değişmeyeceğim ya!" (Paşhan'ı taklit ederek.)
P.Y: Ne yaparız? En fazla saçları biraz düzeltiriz, lens takarım. Ben daha çok ben olmayı seviyorum. Paşhan Yılmazer olmayı seviyorum. O yüzden yapacağım program böyle olacak. Mesela çocuklara ben garip şeyler yapıyorum. “Eeee Alican anlat bakalım bizeee...” Yani böyle yapamıyorum. “Ali Can anlat neler yapıyorsun, annenin durumu nasıl?” Gerçek olmayı seviyorum, samimi olmayı seviyorum. Yapacağım herhangi bir programda ya da projede samimi olmak istiyorum. Paşhan olmak istiyorum. İnşallah da istediğim olur.
B.C: Peki yazı yazmayı seviyor musun?
P.Y: Yazıyorum. Yazarım ama şöyle düşünüyorum; o an yazmak istiyorsam yazarım. Aman bir kitap çıkartayım falan değil. Kendi sitemde de yazdığım yazıyı öyle bir anda yazdım mesela. Sitenin başında öyle birşey olsun dedik ve yazdım. Severim yani eğer o moda girmişsem birşeyler yazmayı severim. Ama genelde kimseye okutmam.
B.C: Bagdatcaddesi.net'te yayınlayalım.
P.Y: Bakalım, olur niye olmasın?
B.C: Tamam aldık sözü devam edelim. Seni ne sakinleştirir.
P.Y: Ben genelde sinirli bir insan değilimdir.
B.C: "Eve gidip ikili koltuğa oturmak sakinleştirir, dünyada benden sakin insan yoktur o zaman..." der misin mesela?
P.Y: Evet yaaa... Bir de nimasyon filmler. Jaguar almış kadar mutlu ediyor. Almadım, almayı düşünmüyorum, alabileceğimi de hiç düşünmüyorum. Ama inanılmaz mutlu oluyorum. O çizgi dünyasının içinde kaybolmak inanılmaz mutlu eder beni.
B.C: En sevdiğin animasyon film?
P.Y: Tabiki Monsters Inc. / Canavarlar. Bu benim en sevdiklerimdendir. Şaşkın İmparatoru da çok severim. Seslendirmelerde Okan Bayülgen’nin üstüne tanımam, inanılmaz iyidir.
B.C: Animasyon filmi seslendirmesi yapmak ister miydin, hiç teklif geldi mi?
P.Y: İnanılmaz isterim. Volkan Severcan’a da söyledim çünkü bu işi Türkiye’de yapan odur. "Tabi kardeşim." dedi ama yedi aydır aramadı.
B.C: Belki animasyon film gelmemiştir, o yüzdendir.
P.Y: Çok istiyorum gerçekten, hastasıyım. Animasyon filmler benim için çok önemli.
B.C: Animasyon dizi takip ediyor musun?
P.Y: Hayır. Televizyonu çok fazla takip edemiyorum çalıştığım için. Hayat Bilgisi’ni bile takip edemiyorum. Alacakaranlık’ı izlerdim, o da kalktı. Kurtlar Vadisi’ne bakıyorum arada.
B.C: Başkalarına göre garip alışkanlıkların mesela?
P.Y: Ben çok basit bir adamım. Karışık değilim. Değişik giyinmem bazılarına göre garip bir alışkanlıktır. Geçen,ben Pazar Suprizi’ne çıktım. Tam magazin adamı oldum. Ceketin kollarını katlarım, kumaş pantalon altına spor ayakkabı giyerim. İşte böyle giyinirim. Herkes diyor ki "Niye böyle?" Ya ben kendime göre giyinirim, takım elbise yorumlamayı seviyorum. Benim giyim tarzım gariptir işte. Bir ara tişörtlerimi ters giyerdim niye herkes düz giyiyor diye.
B.C: Sinema ile aran nasıl?
P.Y: Sinema aşığıyım, manyağıyım. Hayalimdeki meslek sinema sanatçılığı, oyunculuğu. Ama hep aynı kadroyu görürsen olmaz, Beyoğlu sektörü olur bu. Yine de sinema perdesinde olmak en büyük hayalim. Bir sinema afişinde ismimi ve resmimi görebilmek. İyi ya da kötü, bütün Türk yapımlarına gidilmesi taraftarıyım. Bazen anlamsız filmler de çekiyoruz ama olsun...
B.C: En son hangi filme gittin?
P.Y: O Şimdi Mahkum’a gittim Türk filmi olarak. Pek içime sinmedi açıkçası. O Şimdi Asker daha güzel bir filmdi, hepimiz beğendik. Bir de Koro adlı filme gittim, Fransız yapımı.
B.C: Yabancı en sevdiğin, örnek aldığı aktör?
P.Y: Birçok var. Mesela Mel Gibson manyağıyımdır. Robert De Niro. Al Pacino'yu hiç söylemiyorum. Şimdi Al Pacino'yu Scarface'te izledikden sonra diğerleri biraz yalan oluyor yani. Russell Crowe’u çok beğenirim. Jim Carry aşığıyımdır. Çok sevdiğim oyuncular var. Tom Cruise’u da çok beğenirim. Aşık olduğum isimler var. Varsa eğer bagdatcaddesi.net'te Charlize Theron aşığıyım, benzerini bulabilirsek. Dünyanın en güzel ağlayan kadını Sophie Marceau. Olursa vallahi hazırım, el ele nereye gidebilirsek burdan. (gülüşmeler) Türk sinemasına gelirsek tabi ki Haluk Bilginer bence Türkiye’nin en iyi erkek oyuncusudur kendisi. Yine bir isim Okan Bayülgen’dir inanılmaz bir oyuncudur, yüksek kalitede bir oyuncudur. Film ne kadar kötü olursa olsun. Mehmet Ali Erbil ile birlikte oynadığı Hemşo filmi ile, Komiser Shakespeare, Oyun Bozan’daki oyunculuğu ile. Ben oyunculuğu şöyle kabul ediyorum: Oyunculuk birbiriyle alakası olmayan başka başka karakterler yaratmaktır. Okan Bayülgen bunu öyle bir yapıyor ki başka başka dünyalardan adamlar buluyor, bunu nasıl yapıyor? Ben bir oyuncu olarak hayranım ve ulaşamayacağım bir mertebe olarak düşünüyorum Okan Bayülgen’in oyunculuğunu.
B.C: Sanatçı gözüyle bakabiliyorsun, sonuçta bu işin içindesin. Bizim Türk sinemasında, daha yoğun olan dizi sektöründe, nüanslardan bahsetmiyorum da, gözümüze takılan: Dizi başlarken ve biterken dizi jenerik müzikleri vardır ve bunlar çok önemlidir. Bizde buna hiç önem verilmiyor. Grafik sanatı açısından ne yazının puntosu ne de başka bir estetik kaygı... Yabancı bir dizi izliyorsunuz gerçekten bir sanatçı elinden çıkmış, bizde neden böyle birşey yok?